İSTANBUL 4. NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞINA TEMEL YAZICI YENİDEN SEÇİLDİ
Öz Sağlık-İş Sendikası Şube Genel Kurulları devam ediyor. İstanbul 4 No’lu Şube Başkanlığı 1. Olağan Genel Kurulu yapıldı. Yapılan seçimlerde mevcut Şube Başkanı Temel Yazıcı yeniden seçildi.
DİVAN BAŞKANLIĞINI GÜLPEMBELİOĞLU YAPTI
İstanbul 4 No’lu Şube Başkanlığı’nın 1. Olağan Genel Kurul Divan Başkanlığını yürütmek üzere yapılan oylamada Divan Başkanlığına Genel Başkan Yardımcısı Tuba Gülpembelioğlu, Başkan Yardımcılığına yine Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Aksanoğlu, katip üyeliklere ise Öz İplik İş Sendikası İstanbul İl Başkanı İsmail Demirkoparan, Öz Sağlık İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Erdem Dinç ve Sema Kızılırmak seçildiler.
GENEL BAŞKAN DEVLET SERT:
“MASA BAŞI SENDİKACILIK DÖNEMİ BİTTİ, İŞÇİNİN AYAĞINA GİDİP DERDİ İLE DERTLENEN BAŞARACAK”
İstiklal Marşı ile devam eden Öz Sağlık-İş Sendikası İstanbul 4 No’lu Şube Genel Kurulu’nda konuşan Genel Başkan Devlet Sert, hem Türkiye’de hem de uluslararası boyutta sendikacılıkta eski alışkanlıkların sona erdiğini, masa başı sendikacılık döneminin bittiğini kaydederken, “ İşçinin ayağına gidip, derdi ile dertlenen kazanacak. İşçinin sorunlarını diyalog kurarak çözmek isteyen, bilimsel sendikacılığa evrilebilen, sadece şikayet ederek, kötüleyerek değil, çözüm üreten, çözümün parçası olan sendikacılık başaracak” dedi.
Öz-Sağlık-İş Sendikası’nın sağlık ve sosyal hizmet işkolunda lider ve model bir sendika olduğunu belirten Devlet Sert, kısa sürede yakalanmış olan bu başarının üyesinden temsilcisine, il-şube başkanından genel merkez yöneticilerine kadar büyük bir ekip işi olduğunu belirtti. Sert, “ Allah’a ne kadar hamd etsek azdır. Sahanın sesine kulak tıkayan, işçinin derdini derdi bilmeyenler sadece yürüttükleri algı sendikacılığı, yalan sendikacılığı ile baş başa kalırlar. Allah bizleri muhafaza etsin” diye konuştu.
Sert, Genel Kurul’da yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“ Henüz 7 yaşında bir sendikayız, lakin ülkemiz sendikal tarihine altın harflerle yazdırdığımız bu mücadelede Sendikamızın 200 bine yaklaşan üye sayısı ile üçüncü büyük sendika olmamız, HAK-İŞ’imizin ikinci büyük sendikası olması son derece anlamlı ve önemli. Bunu tarihe sizler yazdınız, teşekkür ediyorum.
Sağlık ve sosyal hizmet alanında sorumluluğumuzun bilincinde bir şekilde mücadelemizi sürdürerek lider sendika konumuna yükselmek bizlere de sizlere de başka misyonlar, sorumluluklar yüklüyor. Çalışma hayatının sorunları bitmez, bitemez zaten. Bugün bunu çözersiniz, yarın onun uzantısı başka bir sorun çıkar karşımıza. Ancak biz madem büyük bir sendika olmanın şerefini, hazzını yaşıyorsak omuzlarımızdaki yükünde ne anlama geldiğini bilerek yolumuza devam etmeliyiz.
Bu sendikada görev almak, bu sendikada mücadele etmek her insana nasip olmayan bir süreç. Çünkü, sendikacılık yürek ister, sendikacılık emek ister, sendikacılık evini, yurdunu çoluk çocuğunu ihmal edip bu mücadelede yer almayı gerektirir. Biz buna nasip deriz, öyle herkese de nasip olmaz.
Bakın bu sendika 2014 tarihinde kurucu genel başkanımızla birlikte 19 arkadaşımızın kurduğu bir sendika, bugün hangi seviyelere geldi Allah’a hamdolsun.
Bir başka sendikamızın küçücük bir odasında iki-üç arkadaşımızla birlikte çalışmalarımızı sürdürüyorduk, gelirimiz yoktu, imkanlarımız yoktu, bir faaliyet yapmaya kalksak kardeş sendikalarımızın desteği ile ancak gerçekleştirebiliyorduk. Ama bakın geldiğimiz sürece, binlerce şükür.
Genel merkezimiz, makam odamız bunlar sadece gidecek olduğumuz hedefe varılacak süreçte birer araçtır. Dolayısıyla bu büyüklüğün hazzını yöneticiler olarak asla kibir, üstten bakışla yapmadık. Bu mücadeleyi insanlarımıza ulaşarak bütün ekibimizle, temsilcilerimizle birlikte, delege olarak buraya seçilmiş sizlerle bütün üyelerimize göstermemiz gerekir.
“TAŞERON MÜCADELEMİZDE YAZDIĞIMIZ DESTANI UNUTTURAMAYACAKLAR”
Bugün bu salonda taşerondaki işçilerimizin kadro almaları ile ilgili tarihi süreci yaşamış pek çok arkadaşımız var. Neler neler yaşadık? Ne umutsuzluklardan umut doğurduk, inandık, güvendik, yaparız dedik ve Rabbim nasip etti yaptık. Yeterli mi elbette değil. Elbette eksik kalan yerler oldu tüm çabalarımıza rağmen dikkate alınmayan konular bugün bakanlıkların başını ağrıtan, ısrardan vazgeçmediğimiz sorunlar olarak herkesin önünde.
Ama biz HAK-İŞ olarak Öz Sağlık-İş olarak mücadeleden asla vazgeçmedik. Gün gün takip ettik. Bu arkadaşlarımız taşeron zulmü altında, her türlü iş güvencesinden, mali ve sosyal haklardan uzak çalışma sistemlerinin içinde çalışıyorlardı. Maaş ödemesinden tutun da kıdem tazminatlarının yakılmasına kadar insan onuruna yakışmayan patron zulmü altındalardı. Çağdaş bir kölelik sisteminin çarkları arasında eziliyorlardı.
2014 yılında HAK-İŞ’in öncülüğünde Bilkent Otel’de 6 bine yakın taşeron işçi arkadaşımızla “HAKKIN BİZE EMANET, SENİ SENDİKAN KORUR” diyerek başlattığımız mücadele dalga dalga yayıldı, işçi bize inandı, sendikasının kendini koruyacağına inandı ve 400 bine yakın taşeron işçileri en başından beri kendilerine sahip çıkan, aşağılamayan, size kadro vermezler diye kapılarından kovmayan bir konfederasyonun HAK-İŞ’in sendikalarına üye oldular. Bu mücadeleyi, bu başarıyı unutturamayacaklar. Çünkü işçi kendine yapılanı unutmaz.
“TAŞERON GERÇEĞİ ARAŞTIRMA ANKETİ YAPTIK”
Bakın arkadaşlar artık kuru kuru masa başı, slogan sendikacılığı, hamaset sendikacılığının çalışan nezdinde bir karşılığı olmadığının anlaşılması gerek. Bizler çok şükür böyle bir sendikal yol izlemiyoruz. Daha akılcı, daha bilimsel, daha akademik. Taşerondan kadroya geçiş sürecinin yaşandığı dönemde bile 27 ilde 9 farklı iş kolunda “Taşeron Gerçeği Araştırma Anketi” yaptık. Yaklaşık 5 bin 200 civarındaki arkadaşımızla birlikte yüz yüze sorunlar, talepler dikkate alınarak. O dönemde hatırlarsanız 6552 sayılı Taşeron Yasası, Torba Yasası çıkartıldı. Bizim Araştırma Gerçeği Raporu Kanunlara, Mevzuatlara ışık tutmuş oldu.
Bilgili işçi, bilgili sendikacı yetiştirmek zorundayız. Bugünün dünyasında bilgi sendikacılığını ön planda tutanlar ayakta kalacaktır. O eski anlayışlar o eski ideolojik sendikal yaklaşımlar tarihin çöplüğüne gömülmüştür. Hizmet dönemi başladı, bunu meslek halinde yapmıyoruz, yapmayacağız da. Hizmet sendikacılığını ön planda tutacağız. Bunu başarabilirsek ve farkındalık oluşturabilirsek önce yürekli sonra farkındalık oluşturabilmek için sendikal mücadelemizi sürdüreceğiz.
Hani birileri dedi ya, “bir sabah kalktık herkese kadro verilmiş” diyorlardı ya, taşerondan sendikalı mı olur, bunlar kadroyu hak etmiyorlar diyorlardı ya. Hani Öz Sağlık-İş Sendikası sağlık çalışanlarını örgütledikten sonra yetki çoğunluğunu alarak, bakanlığın bize vermiş olduğu yetkiye itiraz edenler var ya. Onları tanıyorsunuz değil mi? Sağlık işçisini 1.5 yıl mahkemelerde süründürenler şimdi hiçbir şey olmamış gibi işçinin yanına giderek farklı algılar oluşturuyorlar. Daha geçen bir çalıştay yaptık, bu çalıştay müthiş bir ses getirdi. 9 saat sosyal medyalardan canlı yayın yaptık. Bunu bütün konfederasyonlar gıptayla izledi. Bu çalıştayımızın ana başlığı neydi 696 ile çalışan arkadaşlarımızın tayin becayiş hakkı yok. İkincisi zorunlu emeklilik konusu. Bir kardeşimiz emekliliği geldiği an zorunlu olarak emekliliğe sevk ediliyor. Bu bir kere anayasaya, mevzuata, insanlığa, vicdana ve çalışma hayatına aykırı bir şey. Kişinin en verimli çağında emekliliğe sevk edilmesi. Bir taraftan millet erken emekli olayım isterken biz çalışalım diyoruz. Bunu da çözmemiz lazım. Çalıştayımızın diğer ana başlığıysa görev tanımıyla ilgiliydi. 3 Bakanlığın bürokrasisi ile birlikte, kendi alanlarında uzman akademisyenlerin verdiği katkıyla birlikte çalıştayımızı gerçekleştirdik. Ama böylesine bir bilimsel faaliyetekatkı vermek şöyle dursun, gecesine inanılmaz bir karalama kampanyası, algı operasyonu başlattılar. Ama hiçbir şey bizi hak mücadelemizden vazgeçiremez.
“BAKANLIK TAYİN BEYACİŞLE İLGİLİ ÇALIŞMA GERÇEKLEŞTİRİYOR, BUNUN MÜJDESİNİ DE BURADAN VERELİM”
Bu çalıştayın yayınlarını önce Sayın Cumhurbaşkanımıza, siyasi partilerimize, TBMM’ye kadar her yere göndereceğiz, Mevzuata katkı sunacağız. Allah’a hamd olsun geçen hafta bir daire başkanımız aradı bu konuyla ilgili bakanlığımızın bir çalışma içerisinde olduğunun müjdesini verdi. Bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sadece bu dört konu mu önemli? Tabi ki değil. 24-72 meselesi var, farklı konularımız var. Ek ders kapsamında meslek elemanlarımızın kapsam dışı kalması. Hiçbir ülkede eşi benzeri olmayan bir milyon kişiye kadro verilmesi bir devrimdir. Bu vesileyle göstermiş olduğu kararlılığından dolayı Sayın Cumhurbaşkanımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Yalnız bu kadro verilirken bir kısım arkadaşlar kapsam dışı kaldılar. Hastane EBYS çalışan kardeşlerimiz, yüzde 70’e takılanlar, meslek elemanlarımız, bahçıvanından yemekhanesine kadar tutun KİT’lerde çalışanlar. Bir şekilde bu arkadaşlarımızın da, oraya verdiği hizmetin karşısında, devletimiz 1 milyona yakın kadro verirken 100 binini de dışarda bırakmaması gerekiyor.
Şimdi benim garibim bilmez, ben buraya hizmet alım yoluyla girdim %70’e takıldım onu bilmez. Ama 10 yıl 15 yıl bu hastanede hizmet veriyorsa bu kardeşlerimizde kapsama dahil edilmelidir. Sesimizi her platformda gündeme getiriyoruz. Televizyon programlarında söylüyoruz, basın yoluyla söylüyoruz, hazırladığımız raporlar çerçevesinde söylüyoruz. Bunun da mücadelesini hep birlikte inşallah yapacağız.
“SENDİKANIN KASASINDA PARA OLMAZ, OLMAMALI”
Yaklaşık 5 sene kardeş sendikalar promosyon dağıtırken, memur sendikaları dağıtırken bizde aidat yok, gelir yok. Personel maaşını nasıl ödeyeceğiz derken, üyelere herhangi bir hediye, promoson dağıtamazken çok üzülürdüm. Şimdi Allah’a hamd olsun 10 milyona yakın bir promosyon dağıttık. Benim her zaman söylediğim bir şey var sendikanın kasasında para olmaz, olmamalı. Üyelerimizin hediye mahiyetinde promosyonları, üyelerimizin bana emanet ettiği aidatları yeni üyemizin menfaatine kullanmak zorundayız.
Pandemi süreci olmazsa inşallah önümüzdeki dönemde eğitim çalışmaları yapacağız. Eğitim önemli arkadaşlar, olmazsa olmaz. Bilgi güçtür, bilgi silahtır eğer bilgiye sahipseniz özgüveniniz gelişir. Bunu başaracağız. Çünkü bize bilgili işçi lazım. Birileri bırakın bilgili işçi yetiştirmeyi kendi temsilcilerini dahi yetiştirmiyorlar. Niye biliyor musunuz? Kanunu, mevzuatı öğrenirler de bizim karşımıza aday olurlar diye, bırak cahil kalsın diyen zihniyet. Biz bundan kurtulacağız. Bize terleyen adam lazım, bize dertlenen adam lazım, bize yürekli insanlar lazım.
Ben sizleri seviyorum, Allah için seviyorum. Birbirinize sahip çıkın. İşyerlerinize sahip çıkın, ekmeğinize sahip çıkın, sendikanıza sahip çıkın. Bizleri zorlayın arkadaşlar, biz gerçekten arkadaşlarla koşuyoruz, koşmaya gayret gösteriyoruz. En azından terlemek için mücadele ediyoruz. Bunu mübalağa olsun diye söylemiyorum. Eksiklerimiz var, yanlışlarımız elbette ki var, birbirimizin eksiklerini tamamlayacağız. Bu çalışmalar yapılıyorsa sizlerin gayretiyle yapılıyor o yüzden emek vermek için, mücadele etmek için, yürekli olmak için, bizimle hareket etmek için var mısınız?
Bu topraklarda yerli ve milli sendikacılık yapmaya hazır mısınız? Bizi ve bu mücadelede sağlık ve sosyal hizmet alanında bütün üyelerimize hizmetkar olmaya var mısınız? Buradan ayrıldığımızda bu akşam kafamızı yastığa koyduğumuzda yarın üyelerimiz için ne yapabiliriz, nasıl bir yöntem geliştirebilirim diye düşünün. Aklınıza gelenleri not edin ilgili şube başkanlıklarına iletin. Çünkü o üyeler arasından sizler seçilmiş insanlar olarak buraya geldiniz. Bu sendikada herkese yer var.
Bugün burada sendika içi demokrasinin güzel bir örneği olarak şube genel kurulumuzu gerçekleştiriyoruz. Seçim sonuçlarının Sendikamıza, arkadaşlarımıza, çalışma hayatına, büyük HAK-İŞ ailesine hayırlı olmasını diliyorum”
KATILIMCILAR SELAMLAMA KONUŞMALARI YAPTILAR
İstanbul 4 No’lu Şube 1. Olağan Genel Kurulu’na katılan Enerji İş Sendikası Genel Başkanı Mahmud ALTUNSOY, Öz Çelik-İş Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Ahmet ÇOLAK ve HAK-İş İstanbul İl Başkanı ve Hizmet-İş 5 No’lu Şube Başkanı Mustafa ŞİŞMAN da katılımcıları selamladılar, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının problemlerinin çözümü konusunda Öz Sağlık-İş Sendikası’nın yapmış olduğu olağanüstü mücadeleden dolayı Genel başkan Devlet Sert, Genel Merkez Yönetimi ve teşkilatları tebrik ettiler.
ÖZ SAĞLIK-İŞ SENDİKASI 4 NO’LU ŞUBE BAŞKANI TEMEL YAZICI:
Genel Kurul’da yaptığı konuşmada sözlerine, tüm dünyayı etkisi altına alan covid 19 salgını nedeniyle ahirete irtihal eden sağlık emekçilerine Allah’tan rahmet dileyerek başlayan Öz Sağlık-İş Sendikası İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı Temel Yazıcı “ Ayrıca Filistin’de, Doğu Türkistan’da müslüman kardeşlerimize yapılan zülmü şiddetle kınıyorum” dedi.
HAK-İŞ çatısı altında sendikacılık yapmanın sadece hak, adalet, emek ve emeğin savunuculuğu değil bilakis davasını sonuna kadar savunmak olduğunu kaydeden Yazıcı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“HAK-İŞ bir davanın sembolüdür. HAK-İŞ bir duruş, bir felsefe, bir yaşam biçimidir. İşte bu yüzden bu davanın bir neferi olmaktan gurur duyuyorum. Bu çatı altında biz ücret sendikacılığı yapmamayı öğrendik. Bize burada hizmet sendikacılığı yapmayı öğrettiler. Muhterem Genel Başkanım HAK-İŞ değerlerine sahip çıkan ve benim gibi düşünen tüm arkadaşlarıma güveninizden, yoluna yoldaş olmanızdan dolayı size gönülden teşekkür ediyorum. Hani söylemiştiniz ya sendikacılığı yürekli insanlar yapar. Bu salondakiler şahit olsun ki bu sözünüzü unutmayacağız .
Şubemizin ilk olağan genel kurulunu yapmanın sevinç ve mutluluğunu yaşıyoruz. İstanbul da bu mega şehir de 4. şubenin seçimini yaparken, böylesi tarihi bir güne şahit olmak ve büyüyen teşkilatı ile üyelerine daha da iyi hizmet edeceğini bilmek bizlere gurur veriyor.
Sendikacılık bir ekip işidir, ekip ne kadar gayretli ve adanmış olursa adaletin tesisi o kadar hızlı ve bir o kadar da güçlü olacaktır. Bizleri diğer sendikalardan ayıran en büyük özellik de budur. Konfederasyonumuzun Değerli Genel Başkanı Sayın Mahmut Arslan’ın bütün algı operasyonlarına , yıldırma ve yıpratma politikalarını hiçe sayarak, her türlü baskı ve dayatmalara karşı dik duruşuyla nisan 2018 de bize kazandırdığı kadro bir devrimdir. Ben buradan bir kez daha bu devrimin büyük mimarına tüm emekçiler ve şube teşkilatımız adına tekrar teşekkür ediyorum. Bu kutlu mücadelede asla sizi yalnız bırakmayacağız .
Sendikamız, taşeron döneminde emekçileri hiçe sayarak üye dahi yapmayanların aksine, insan onuruna yaraşır ücret ve sosyal haklarını güvence altına alan toplu iş sözleşmeleri yapmanın gayreti ve çabası içerisindedir . uzun yıllardır taşeron zihniyetinden kurtulup ilk defa özgür toplu iş sözleşmesine kavuştuğumuz 1 Kasım bizim hayalimizdi. Bu hayali gerçeğe dönüştüren sendikamızın bizi daha iyi şartlara ulaştıracağına yürekten inanıyorum.
Üyelerinin desteğini alan ve her şart altında üyelerinin desteğini arkasında hisseden yöneticilerin yönettiği sendikamız, her zaman hakkın yanında yer almıştır. Bizler bu geleneğin bozulmasına asla izin vermeyecek, üyelerin söz ve karar sahibi olması ilkesine göre hareket edeceğiz.
Buradan genel başkanımıza bir söz vermenizi istiyorum. Sendikamız var oldukça Sağlık Bakanlığı’nda yetkiyi asla kaybetmemek için gece – gündüz hep birlikte çalışacağımıza söz veriyor muyuz? Bende sözünüzün gücüyle üyelerimizin dertleriyle dertleneceğime gece gündüz çalışacağıma şahsım ve ekibim adına söz veriyorum”
MEVCUT BAŞKAN TEMEL YAZICI YENİDEN ŞUBE BAŞKANLIĞI’NA SEÇİLDİ
Genel Başkan Devlet Sert’e şube olarak hediye takdiminin ardından seçimlere geçilen genel kurulda yapılan oylama sonucu mevcut başkan Temel Yazıcı yeniden şube başkanlığına seçildi.
Tek liste halinde gidilen seçimlerde yönetim kurulu üyeliklerine ise Tunahan Hamit Levent, Cenk Özertürk, Ferhat Doğan ve Satılmış Kütüklü seçildiler