HAK-İŞ BAŞKANLAR KURULU TOPLANDI
HAK-İŞ Başkanlar Kurulu, Hak-İş Konfederasyonumuz Genel Başkanı Mahmut Arslan başkanlığında Genel Başkanımız Devlet Sert ve üye sendika başkanları toplandı. Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, Hak-İş’in geçmişten bugüne tüm darbelere ve darbe girişimlerine karşı durduğunu, 15 Temmuz’daki darbe girişimine karşıda bütün HAK-İŞ teşkilatının tanklara-silahlara karşı cansiparane bir şekilde mücadele ettiğini söyledi. Arslan, bu uğurda 3 Hak-İş üyesinin şehit olduğunu, 20’sinin de yaralandığını söyledi.
HAK-İŞ Başkanlar Kurulu, Genel Başkanımız Mahmut Arslan başkanlığında, HAK-İŞ’e bağlı sendikaların genel başkanlarının katılımıyla 4 Ağustos 2016 tarihinde HAK-İŞ Genel Merkezinde toplandı. Genel Başkanımız Mahmut Arslan, Başkanlar Kurulu toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada, “HAK-İŞ olarak bağlı sendikalarımız ile beraber 15 Temmuz darbe girişimine karşı ilk andan itibaren, Konfederasyon Yönetim Kurulumuz başta olmak üzere sendikalarımız ve üyelerimiz ile birlikte bu hain darbe girişimine karşı açık ve net bir tavır ortaya koyduk. Bu darbe girişimini haber aldıktan sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatından önce biz örgütlerimizi meydanlara çıkma konusunda zaten uyarmıştık. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu çağrısı üzerine de daha büyük bir kitleyle Türkiye’nin her yerinde bu hain girişime karşı net bir tavır ortaya koyduk” dedi. Arslan, darbe girişiminin hükumetin yanı sıra milli irade ve ülkenin geleceğinin hedef aldığını söyledi. 15 Temmuz darbe girişiminin sadece Hükumete yönelik bir kalkışma olmadığını, milli iradeye, Türkiye’nin geleceğine, varlığımıza yönelik hain bir kalkışma ve darbe girişimi olduğunu ifade eden Arslan, Hak-İş’in geçmişten bugüne tüm darbelere ve darbe girişimlerine karşı durduğuna dikkat çekti.
Arslan, “15 Temmuz darbe girişiminin bertaraf edilmesinde başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Hükumetin Başbakanı, TBMM’nin STK’ların meslek kuruluşlarının topyekun bu girişime karşı durması demokrasimiz, geleceğimiz ve bundan sonraki sorunlara karşı duruşumuz açısından son derece tarihi bir olaydır. Bunu önemsiyoruz” dedi.
Arslan, 15 Temmuz’daki darbe girişimiyle mücadele eden 3 HAK-İŞ üyesinin şehit olduğunu, 20’sinin de yaralandığını söyledi. Arslan, “Darbe girişimi sırasında, ülkesi, devleti ve milleti uğruna şehit düşen asker, polis ve sivillerimize Yüce Allah’tan rahmet, ailelerine ve halkımıza başsağlığı diliyoruz. Yaralanan kardeşlerimize, Türk Milletine ve Devletine de büyük geçmiş olsun diyoruz” dedi.
Hak-İş gibi diğer birçok sendika ve sivil toplum kuruluşunun da darbecilere karşı sesini yükselttiğini ifade eden Arslan, şunları kaydetti:
“Yapılmak istenen açık ve net Türkiye devletinin kurumlarını ve halkı doğrudan hedef alan bir darbe girişiminden bahsediyoruz. Gözü dönmüş katiller devletin kendisine verdiği üniformayı kötüye kullanan, emanet edilen uçağı halka bomba yağdırmak için, helikopteri vatandaşı taramak için kullanan tankı vatandaşı ezmek için kullanan bir hain, aşağılık ve alçakça bir yaklaşımla karşı karşıyaydık. Eli kanlı darbecilerin Türkiye’ye biçtikleri rol ülkeyi sıradan bir Orta doğu ülkesi yapmak, bölgesinde zayıf, güdülebilen, yönetilebilen bir taşeron ülke oluşturmaktı. Bunların arkasında uluslararası güçlerin olduğunu biliyoruz. Üst akıl, maalesef bu taşeron örgütü kullanmıştır. Bu örgütün Amerika ve Batı bağlantıları da ortaya çıkmıştır. Karşımızdaki bu yapı sadece gördüğümüzden ibaret değil. Daha geniş destek alan ve Türkiye üzerinde hesapları olan küresel güçlerin de kullandığı bir taşeron örgüt niteliğindedir” dedi.
“Ortak Paydamız Vatansa Gerisine Teferruat”
Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in kurulduğundan itibaren darbelere aynı mesafede karşı durduğunu ifade eden Arslan, “1980 darbesinde, 28 şubat sürecinde, 27 Nisan bildirisinde bazı örgütler destek verirken, HAK-İŞ karşı durmuştur. Biz tarihimizden bu yana yaşadığımız tüm antidemokratik girişimlere, iktidarda kim var bakmadan milli iradeden yana bir tavır koyduk. Bu bizim, tarihi misyonumuzdur” dedi. Milletin yaşam biçimlerini, siyasi görüşlerini ve değer yargılarını bir kenara bırakıp büyük bir dayanışma sergileyerek darbecileri alt ettiğini dile getiren Arslan, şunları kaydetti:
“Sadece kriz dönemi için değil, bundan sonra Türkiye’nin geleceği için bu birlikteliği, bu uzlaşmayı, bu dayanışmayı ve bu yeni üslubu destekliyoruz. Bu yeni yaklaşımla birlikte inşallah pek çok sorunun birlikte çözülebileceği konusunda kamuoyunda güçlü bir beklenti oluşmuştur. Bu beklentiyi boşa çıkartmamak durumdayız. Tabi ki Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız başta olmak üzere bütün sorumluluk sahibi herkes bu konuda gerekli özeni göstermelidir. Dilimize, üslubumuza, siyaset yapma tarzımıza çeki düzen vermemiz gerekiyor. Bu anlayışı bundan sonra da sürdürmemiz gerekiyor. Bu yönde bizi mutlu eden olumlu gelişmeler oldu. Siyasi görüşlerimiz, ideolojilerimiz farklı olabilir ama ortak paydamız bu ülkeyse gerisine teferruat olarak bakmak gerekir.”
HAK-İŞ’in 24 Temmuzdaki CHP mitingine üst düzeyde katılıp destek verdiğini ifede eden Arslan, “7 Ağustos’ta İstanbul’da yapılacak mitinge hem katılıp destek vereceğiz” dedi. Arslan, Yenikapı’da 7 Ağustos’ta yapılacak “Demokrasi ve Şehitler Mitingi”ne MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin katılacağını açıklamasının ve CHP’nin de bir heyet gönderecek olmasının olumlu karşıladıklarını belirterek, bundan sonraki süreçte içerideki birlik ve beraberliğin uluslararası camiaya doğru bir şekilde anlatılmasının önemine dikkati çekti.
Türkiye’nin zor bir süreçten geçtiğini, Türkiye’de yaşananların dışarıdan uluslararası bir takım kesimlerin oluşturduğu algı üzerinden okunmaya çalışıldığını ifade eden Arslan, HAK-İŞ’in Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ETUC) ile iletişim halinde olduğunu ve Türkiye’de olup bitenleri anlattığını söyledi. Arslan, “Bu yeterli değil önümüzdeki günlerde yurt dışında yapılacak mitinglere de HAK-İŞ olarak katılacağız. Çarşamba günü Sudan’da bir miting var ve bu mitingi HAK-İŞ ve Sudan işçi sendikaları Konfederasyonuyla ortak gerçekleştireceğiz. Dünyanın değişik bölgelerindeki kardeş örgütlerle dayanışma içerisinde ve onları doğru bilgilendirme konusunda yoğun bir çabamız var” dedi.
Yaşanan sürecin ardından zorunlu bir uygulama olarak OHAL ile karşı karşıya kaldığımızı anımsatan Arslan, şunları kaydetti:
“Sayın Başbakanın bu sürenin 3 ay ile sınırlandırılmış olması ve gerektiğinde erken sonuçlandırılması konusundaki yaklaşımlarını önemli buluyoruz. Evet Türkiye uzun yıllar önce OHAL’i terketmişti. Bu kriz dönemini de biran evvel atlatıp yine normale dönmek için hükumetin kararını destekliyoruz. HAK-İŞ olarak bundan sonra bugüne kadar olduğu gibi Türkiye’nin istikrarını, barışını tesis etmek konusunda elimizden gelen bütün çabayı göstermeye devam edeceğiz. 81 ilde HAK-İŞ mensupları bütün alanlarda nöbet yerlerinde, biz bu nöbetimizi Pazar akşamına kadar alanlarda devam ettireceğiz. Daha sonrada Türkiye nöbetimizi hassasiyetle sürdüreceğiz. Türkiye’ye yönelik her türlü operasyona karşı HAK-İŞ bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada duruşunu mücadelesini aynı istikamette devam ettirecektir. Türkiye’nin en kısa zamanda toparlanmasını ekonomik şartlarının düzelmesini güven unsurunun yeniden tesis edilmesini temenni ediyoruz. Güven unsurunun yeniden tesis edilmesini. Bütün farklılıklarımıza rağmen dayanışmamızı, farklı kesimlerle bir arada barış içerisinde yaşayacak bir anlayışı Türkiye’nin her alanlarında inşa etmemiz gerekiyor. Zor bir süreçti. Ama bu zor süreci geride bıraktık. Bundan sonrası için ileriye bakmamız gerekiyor. Olağanüstü dönemler emekçileri çok etkiliyor. Emekçilerin kazanımlarını elinden alıyor ve ekonomik krizlerin en büyük faturası yine çalışanlara geliyor. Onun için Türkiye’nin bir an evvel bu sıkıntılardan da kurtulacak şekilde bir taraftan da normalleşmeyi bizim gerçekleştirmemiz gerekiyor.”
Arslan, tüm devlet kurumlarının bir daha darbe girişimine imkan verilmeyecek biçimde yeniden yapılandırılması gerektiğini belirterek, bu sürecin muhalefet partileriyle işbirliği içinde daha kolay bir şekilde sonuçlandırılabileceğini söyledi.
Arslan, “Ülkede oluşan uzlaşı dili ve kültürünün güçlenmesi konusunda elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz. Hem hükumetimizi, hem cumhurbaşkanımızı, hem Meclis başkanımızı, hem de muhalefet partilerini bu konuda cesaretlendireceğiz. Çünkü bu ülkede olup biten her olumsuz şey hepimizi, en çok da emekçileri etkiliyor. Türkiye’nin biran evvel normalleşmesi gerekiyor” diye konuştu.
“Asgari Ücretin Vergi Dilimine Girmemesi İçin Toplanılacak”
Genel Başkanımız Mahmut Arslan, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Arslan, zorunlu bireysel emeklilik öngören yasa tasarısına ilişkin olarak, “Dün akşam Çalışma Bakanlığı’nda bir toplantı düzenlendi. Bu konuda Meclis’e gelen tasarıyla ilgili görüşlerimizi ifade ettik. Sayın Bakan bunun üzerine konunun Bakanlar Kurulu’nda konunun tekrar ele alınacağını, itiraz noktalarımızın değerlendirileceğini, Meclis’e sevk edilen tasarının mutlak bir tasarı olmadığını, taraflar arasında müzakere edeceklerini söyledi” yanıtını verdi.
Arslan, asgari ücretin vergi dilimine girip girmeyeceği yönündeki soruya ilişkin olarak da “Bu konuyu da dünkü toplantıda konuştuk. Biliyorsunuz asgari ücretin vergi dilimine girişi ekim ayında oluyor. Bununla ilgili ağustos ayı içinde bir araya geleceğiz” cevabını verdi.
Toplantının ardından Başkanlar Kurulu üyelerimiz, “Hak-İş olarak her zaman darbeleri şiddetle kınıyoruz” pankartı önünde toplu fotoğraf çektirdi.